Bir İlişkiyi Yürütebilmek

Ayrılık ve Boşanma 31.03.2025 12:19
5572 kez okundu

 

Kadınlar ve erkekler çok farklı yaratıklar aynı olaya çok farklı açılardan bakabilirler. Siz bir şeye çok takılmışken o çoktan unutmuş olabilir. Sizin unuttuğunuz bir şey o aklınıa kazımış olabilir.

Evlilikler… Artık insanlar mı daha karmaşık , evlilikler mi daha zor , yoksa hayatı zorlaştıran sebepler mi var? Hepimizin kabul etmesi gereken ama hiçbirimiz kabul etmediği bir iletişimsizlik sorunu var bir kere. İletişimsiziz. Sabırsızız , Çalışma hayatı ve yaşam standartlarının verdiği sorunları da yaşıyoruz. İlişkiler neden bir nokta tıkanıp duruyor ?

Dört dörtlük bir ilişkiyi sürdürmek nasıl mümkün olacak ?

 

Bir ilişki nasıl yürür SİZCE ?

 

Sabah Gazetesi ŞİRİN SEVER in yazısından alıntıdır

 

Kadın-erkek ilişkilerini skeçlerle anlatan diziden ne öğrendiklerini sordum , müthiş ikiliye ... Demet Evgar "Kadının aklına ilk geleni söylememesi gerektiğini öğrendim" derken; Emre Karayel "Kadınla tartışmayacaksın," dedi kısa ve net. Ve eklediler: "Bir kadın, bir erkeği eğlendirerek istediği kadar elinde tutabilir. Ve eğlenmek basit değil , çok ciddiye alınacak bir şeydir ; ne için yaşıyoruz ki... "

Kadınlarla erkekler arasındaki ilişkileri komik bir üslupla anlatan TürkMax'teki 1 Kadın 1 Erkek isimli dizi , kısa sürede izleyicilerde büyük tiryakilik yarattı. Demet Evgar ile Emre Karayel'in başrollerini paylaştıkları, skeçlerle kurulu dizi; evde, arabada, alışverişte, kayınvalidenin evinde, tatilde, spor merkezinde ve akla gelebilecek her yerde geçiyor ve dünyadaki her çiftin yaşayabileceği komik durumlar, kavgalar, tartışmalar herkesi gülmekten kırıyor... 1 Kadın 1 Erkek'in orijinali 'Un Gars Une Fille' adıyla Kanada'da yayınlanmaya başladı önce. Daha sonra Fransa, İtalya, Bulgaristan, Yunanistan, Polonya, Ukrayna, İsveç, Portekiz, İspanya, Rusya, Hollanda, Meksika, Litvanya , Lübnan, Letonya, İsrail, Yunanistan, Almanya, Belçika'da uyarlanarak yayıldı . Her yayınlandığı ülkede çok başarılı olup fenomenleşti ve hiçbir kategoriye girmeden farklı, özgün bir iş olarak yıllarca ekranda kaldı. Dizinin Türkiye versiyonu Altıoklar TV Programları şirketi tarafından yapılıyor. Bu programın yönetmenliğini ise Müge Turalı, yapımcılığını Mehmet Altıoklar gerçekleştiriyor. Dizi senaryolarının uyarlamasını ise Murat Dişli ve Itır Arda yapıyor. İşte son günlerde ekranın, dahası internetin en fenomen iki ismi Demet Evgar ve Emre Karayel'le kadın erkek ilişkileri, ilişkideki hatalarımız ve sevaplarımız üzerine yapılmış keyifli bir sohbet.

 

- Emre Karayel: Evet, dizinin adı Zeynep ve Ozan değil o yüzden; 1 Kadın 1 Erkek. Yani herhangi bir kadınla bir erkeğin ilişkilerini anlatıyoruz ama birtakım durumları daha komik ve daha köşeli aktarabilmek adına da birtakım özelliklere sahip Zeynep ve Ozan. Kadınlar kıskanç olduğu için Zeynep de kıskanç mesela. Ozan pinti, çünkü erkekler kadınların fazla para harcamasını istemez, kendileri harcarlar ama!

 

- 'Erkekler pintidir, kadınlar kıskançtır' falan diyorsunuz. Kadın ve erkekteki genel birtakım özelliklere mi vurgu yapıyorsunuz, böyle bir tablo mu var dizide?

- E.K: Bir kere yaptığımız, bir komedi işi. Komedi de zıtlıklardan ortaya çıkar. Sadece 'kadınlar kıskançtır, erkekler de pintidir' demek değil derdimiz ama öyle anlar oluyor ki hiç kıskançlık yapılmaması gereken durumlarda kadınlar kıskançlık yapabiliyor, pintilik yapılmaması gereken yerlerde erkekler pintilik yapabiliyor. Tabii bu denklemin bir sürü bir sürü versiyonlarını gözler önüne seriyoruz biz de...

 

BEDENLERİMİZ FARKLI BİR KERE

 

- 'Kadın ve erkek birbirinden çok farklıdır' denklemi mi bu?

- E.K: Evet öyle. Denklemi çözebilmenin tek yolu da kadın ve erkekteki bu değişken bilinmeyenleri, değişenleri doğru yerde doğru şekilde ortaya koymak, gözler önüne sermek.

- D.E: Bedenleri farklı bir kere! Kadının, doğurganlığından gelen bir sürü özelliği var. Mesela aşırı duygusallığı, gerçekten bedeni ve fizyonomisiyle ilgili bir şey. Regl dönemlerinde bir sürü haller oluyor kadına, çok çok sinir bir şey... Kontrol edemediğiniz bir ağrı var ve anlamadığınız bir şekilde algınız değişiyor. Her ay bununla başa çıkmak enteresan yapıyor insanı.

 

- Yani Kadınlar Mars'tan erkekler Venüs'ten gerçekten de !

- E.K: Yok, ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Farklı yaratıklar ama çok ortak noktaları var. Çektiğimiz skeçlerde bile ortaya çıkıyor bu. Mesela kadının komik duruma düştüğü ve erkeğin kendini akıllı sandığı durumların birçoğu farklı ortamlarda tersine dönüyor. Yani kadın evde, erkek de iş yerinde aynı aptal, aynı salak duruma düşebiliyor.

- D.E: Anlaşılamama, anlamama hali tamamen insani zaaflarla olan şeyler bence. Emre'nin dediği gibi, skeçte kadının zaaflarını ön plana çıkarırsak, bir süre sonra aynı zaaflar Ozan'da da çıkıyor. Yani bunlar insani şeyler aslında.

 

- Kadın-erkek ilişkileri hep çok bilinmeyenli bir denklemdir, hep merak edilir, hiç çözülemez, hep bir ipucu aranır. Sizde, yani bu dizide ipucu mu arıyoruz biz?

- E.K: Biliyorum ki, çiftler kavga etmeyi sevmiyor, istemiyor aslında. Onların yapacağı kavgayı biz yapıyoruz, bizi izleyene de sadece finali tartışmak kalıyor.

- D.E: Tartışabilmek önemlidir bana göre, mühim olan sonunu nasıl bağladığınızdır. Çok sıkıcı olur her konuda aynı fikirde olmak. Ama tartışmak da cesaret isteyen bir şeydir.

 

EVLİLİK DANIŞMANLARI DA ÖNERİYOR

 

- Bol bol yaptığımıza göre cesaretliyiz bu konuda galiba... Sevişmekten, öpüşmekten, sevgi göstermekten, sarılmaktan daha çok tartışıyoruz gibi geliyor bana!

- D.E: Dolayısıyla yıpranıyorsun ve boşanıyorsun! Ya da ayrılıyorsun.

 

- Dizi sayesinde ilişkilerin bir fotoğrafı çekildiği için izleyenler feyz alıyor mudur, bir şeyler kapıyor mudur sizce? Yoksa gülüp geçiyor muyuz bu hallerimize sadece?

- E.K: Ne kadar 'biz bunu eğlencelik çekiyoruz, kadın ve erkek ilişkilerinin eğlenceli taraflarını, komik taraflarını, saçma taraflarını anlatıyoruz' desek de, bizi seyreden birçok insan bunu kendi kafasında bir yere koyuyor. Bu işin anlatım tarzı da biraz öyle zaten. Yani şu demek: Bak, çok saçma yaptığımız bu kavgalar aslında, sen de bunu bir yere koy.

- D.E: Evlilik danışmanları 'izleyin' önerisinde bulunuyor hatta...

- E.K: Evet, ben Ebru Akel'in bir programına katılmıştım, orada bir psikolog hanımefendi ilişkiler için bu diziyi önerdiklerini söyledi. Çünkü çok aranılası şeyleri gösteriyor bu dizi, çok gizli kapaklı kalmış durumları ekran önünde tartıştırıyor. O yüzden de biz istemesek de, insanlar öyle bir yere koyuyor diziyi.

 

- İlişkinin mimarı kadın mıdır, erkek midir ?

- D.E: İlişkinin mimarı kadındır dersek, bu hem kadının üzerine yük olur, hem erkeğe hakaret olur. İki kişilik oyun gibi aslında bu iş; dolayısıyla partnerler de hayatla ve birbirleriyle var oluyorlar, oyunu da birbirleriyle var ediyorlar. Ama kadın vazgeçmezse o ilişki bitmiyor, daha çok uzuyor bana göre...

- E.K: Yuvayı dişi kuş yapar, bu da erkeğin işine gelir zaten.

 

ERKEKLER SKORA BAKIYOR

 

- Ne kadar zamandır birlikte Zeynep ve Ozan?

- D.E: Dört yıldır beraberler, evli değiller ve birlikte yaşıyorlar.

- E.K: Son iki yıldır da nişanlılar.

 

- Skeçleri izlediğim kadarıyla kadın her şeyi fazla abartan, dırdır eden pozisyonda; erkek ise daha aklı başında, daha mantıklı, alttan alan kişi. Kadın ve erkek adına pozitiflik negatiflik durumu var mıdır ?

- D.E: Yoo, ikisini çok eşit çektik. Sadece Zeynep çok saf ve dışa dönük.

- E.K:: Örnek vereyim çok kısa. Bir kamp sahnesi çektik: Ozan karavanın klozet atık deposunu eliyle temizliyor, bir sürü hatalar yapıyor. Kadın bunu yapmaz oysa, temizlikte uzmandır!

- D.E: 'Kadın bunu yapar erkek bunu yapmaz' diye bakmıyorum ben. İnsanın yapacağı şeyler vardır, yapamayacağı şeyler vardır. Yani bu kişiye özel bir şey. Hayatımda hiçbir şeyi kadın ve erkek olarak ayırmam.

 

- Dizide taraflardan biri evlilik istiyor, diğeri istemiyor. İlişkilerde en büyük çıkmaz evlilik mi sahiden?

- E.K: Ben evlilikten kaçacak yapıdayım mesela. Korkuyorum evlilikten. Ama 'her erkekte böyledir' demek yanlış. Bu ayrılık sebebi midir?

- D.E: Öğretilen şeylerle de çok ilgili bunlar... Büyüyeceksin, her an her dakika gelinlik giymek isteyeceksin, o gece senin gecen olacak, çoluk çocuğa karışacaksın falan... Bilinçaltına kodlanıyor bu. Sonra birini buluyorsun, belki de gerçekten evlenmen gereken insanın o olup olmadığını çok da düşünmeden 'evlenmeliyim' diyorsun.

- E.K: Doğrunun o olduğuna inanıyorsun...

- D.E: Evet çünkü varılması gereken nokta ne? Evlilik! Erkek 'tamam evlenelim' dediği an, evlenmekten vazgeçen kadınlar da var tabii, her şey çözüldü ya, olacağına vardı ya...

- E.K: Testosteron diye bir oyun oynuyoruz; şöyle bir replik var, diyor ki oradaki bir bilim adamı: Kadın kendisini dölleyecek, ona en iyi yumurtayı verecek ve ona en iyi babalığı yapacak erkeği arar, hayatı onunla geçer. Yani genetik olarak bu böyledir. Kadının derdi en doğru tohuma ulaşmaktır. Oysa erkek, başarısını aşklarının sayısıyla artırır.

- D.E: Erkek spermlerini her yere dağıtmak istediği için düzen bozuluyor mu demek istiyorsun?

- E.K: Erkek kendisini öyle başarılı sayıyor. Ne kadar çok skor yaparsa o kadar başarılı!

 

- Geçenlerde Can Gürzap "Bir çift güzel bacağın peşinden gitmeyecek erkek yoktur!" demişti. Bu gerçeği kabul edince her şey kolaylaşır mı?

- D.E: Hayatta nefis diye bir gerçek de var ki, insanların kontrol etmeleri gerekir bunu. Çünkü o nefsine hâkim olamazsan çok yersin, çok şişman olursun, çok yağlanırsın, çok sağlıksız olursun. Her şeyin aşırısını yapmak da bünyeye zarar verir. Çok seks için de geçerlidir bu, çok uyku için de, çok yemek yemek için de... İnsan illa bir ilişkiden tatmin olmayı bekleyeceğine, önce kendinden tatmin olmalı bence. Kendinden tatmin olunca, karşındaki insana da bu zemini sağlarsın.

- E.K: Evet herkes nefsine hâkim olsun! (gülüyor)

 

BÖYLE BİR KADIN OLUR MU HİÇ ?

- Bol bol doğaçlama da yapıyorsunuz. Hangi anlarda devreye giriyor sizin geçmişiniz, esprileriniz, hikâyeleriniz?

- D.E: O çok birbirine karıştı artık. Bir kere çok güzel, çok iyi bir uyarlama.

 

- 20'den farklı ülkede yayımlanıyor bu dizi. Senaryoya baktığınız zaman, bütün bu ülkelerde ilişkiler, çıkmazlar aynı mı?

- D.E: Evet, kadının ve erkeğin derdi aynı. Zaten bize konuyu veriyorlar, biz onların Türkiye'de yaşayan versiyonlarını canlandırıyoruz. İki Türk insanının tavırları, Akdeniz kadınının o sıcaklığı vs. Diğer ülkelerde dizinin adı 1 Erkek 1 Kadın, bizde tam tersi. Zaten sormuşlar hemen; kadının bazı şeyleri tekrar ele alması gibi bir şey mi söz konusu Türkiye'de? Çok da güzel bulmuşlar. Bize de elimizdeki tekstler bittikten sonra devam etme şansı veriyorlar aslında.

- E.K: Yani kadının sesi bizim dizimizde biraz daha çok çıkıyor, çünkü bunu biz de tercih ediyoruz. Geçen sene Dünya Kadınlar Günü'nde Çetin Altan yazmıştı; evli kadınların yüzde 50'si tacize uğruyor, yüzde bilmem kaçı bebeğini karnındayken kaybediyor falan. Yani biraz daha kadının ön planda olmasının sakıncası yok bizim için...

- D.E: Evet, kadının boşa, dır dır dır konuştuğu skeçler de var. Ama bu kadın, Türkiye'de birçok kadının söylemekten çekindiği, yapmak isteyip de yapamadığı, yaşayamadığı bir çok şeyi yapıp yaşayan, bunu da çok sempatik bir şekilde, içinden geldiği gibi yaptığı, o özgürlüğü içinde bulundurduğu için dikkat çekiyor.

- E.K: İnsanlara 'böyle kadın olur mu hiç?' dedirtiyor. Oysa böyle kadın, olmalı!

- D.E: Olmalı, çünkü bence Türkiye'de kadınlar delirmek üzere!

 

- Bahsettiğiniz şey ne?

- D.E: Biz etrafımızı, çevremizdeki insanları biliyoruz. Anadolu'ya baktığında kadınlar gerçekten delirmek üzere...

- E.K: Hâlâ 'kızını okula gönder' diyoruz, olur mu böyle bir şey ya?

- D.E: Hâlâ, 'sen bilmezsin, abin bilir' laflarıyla büyütüyoruz kızları...

 

İDDİALIYIZ,DİKKAT ÇEKİYORUZ  

- Yani kadınlar adına bir misyonu mu var dizinin?

- D.E: Misyon değil bu. En azından, azınlık da olsa böyle bir kitle, böyle kadınlar var, bunu göstermek istiyoruz. İlk başta çok konuşulmuş bu, yani 'Böyle bir dizi yapıyoruz da Türkiye'de kim izler bunu?' diye... Özellikle yönetmenimiz Müge Turalı, sonra Mehmet Altıoklar ve Türkmax "Olsun, en azından biz ve bizim gibilere yapalım," demişler. İzleyenler anlıyor ama izlemeyenler, Türkiye için radikal bir iş sanıyor.

 

- Mesele tam da bu. Dizideki skeçlerin çoğu yaşanıyor kadın-erkek arasında, ne bir eksik ne bir fazla. O halde neden bu dizi bize radikal ya da sıradışı geliyor?

- D.E: Çünkü çok gerçek zamanda anlatılıyor. Yani gerçek hayatta, gerçek zamanda o olayı yaşadığınız zaman neyse, skeçte de onu aynı zamanda ve aynı süreçte yaşıyoruz. Uzamıyor iş. Bir de gizli kamera efekti var.

- E.K: Bir kere işin sivri bir tarafı var. İddiası olan bir iş yani, o da dikkat çekiyor. Ekranda çok klişe, temcit pilavı gibi birbirinin benzeri işler olduğu için, dikkat çekiyor ister istemez.

 

- Ve saklamadan, gizlemeden her şeyi gösteriyor. Adam prezervatif alabiliyor, kadın ped alışverişi yapabiliyor, kadın sevişmek istediğini söyleyebiliyor, asansörde sevişiyorlar..

- E.K: Siz neden seyrediyorsunuz mesela? Size neresi keyif veriyor?

 

- Çünkü gerçek, çünkü hepimizin yaşadıkları var orada, çünkü yaşadığımız her durumun komiğini anlatıyorlar, keyifli. Ama burada soruları ben soruyorum!

- E.K: Biliyorum, (gülüyor) bizim amacımız da tam bu. O yüzden, 'belli bir kitleye yapılabilir, belli bir kanalda yayınlanabilir' diye düşünülen iş, şimdi herkes tarafından internette seyrediliyor. Çünkü kadınla erkeğin sınıfı yok ki, ilişkilerin farkı yok ki; konfor farkı dışında.

 

ÇATIŞMALAR DİZİYİ İZLENİR YAPIYOR

- Zeynep'le Ozan'ın evlilik dışındaki en büyük çatışması ne?

- E.K: Düzen konusu.

- Erkeğin doğası tabii! Spermlerini nasıl dağıtıyorsa, ortalığı da dağıtması gerekiyor değil mi?

- D.E: (kahkahalar) Ha bak, bu çok iyiydi işte!

- E.K: İki kadın yan yana geldi mi, erkeklere böyle geçirmeye başlıyor işte! Şöyle söyleyeyim; Ozan ve Zeynep zaten birbirlerinden çok farklı. Bu kadar zıt iki kutbun bir arada mutlu yaşayabilmesi sorun zaten. Diziyi hem seyredilesi hem sevilesi kılan da bu.

- Ozan Adanalı ve Fenerli. Doğdukları yere göre değişiyor mu ilişkilere bakış açısı, alışkanlıklar, vs?

- D.E: Ben de dizide Manisalı, Egeli bir kadınım ve Galatasaraylıyım. Bunu bilmek de kolaylık sağlıyor açıkçası çünkü gözlemlerimizi, kendi geçmişlerimizden bazı şeyleri aktarıp doğaçlama yapabiliyoruz o zaman.

- E.K: Farklı kültürler olunca çatışmalar da artıyor haliyle...

- D.E: Evet, böylelikle insanların geçmişlerinin de ne kadar önemli olduğunu anlatıyor dizi. Herhangi bir yer de olabilirdi ama espri bulmada falan çok yardımcı oldu bu durum bize, daha rahat olabildik.

 

KADIN DEDİÐİN BİRAZ  NEVROTİK BİR ŞEYDİR

- Dizideki kadın, yani Zeynep biraz çatlak ve kaprisli.

- D.E: (kahkahalar) Nemrut diyelim. - Taraf mı tutuluyor acaba?

- D.E: Ama kadın dediğin, bence de nevrotik bir şeydir.

- Yok ya! Siz ne diyorsunuz Emre?

- E.K: Değil midir?

- Haydaaa! Erkek nasıl bir şeydir?

- E.K: Erkek doğanın yarattığı en mükemmel yaratıktır. (kahkahalar)

- D.E: Bilmez o; çocuk gibidir erkek.

- Bütün bunları biliyoruz, tamam ama hangi taraflarımızı yontarak ilişkiye katkıda bulunuyoruz ya da hangi taraflarımızdan hiç taviz vermiyoruz?

- D.E: Dinlemek önemlidir bence... Gerçekten empati kurmaya çalışarak dinlemek ve kendini kontrol altında tutmaya çalışmak. Yani teslim olmak... Teslim olmadan teslim alamazsınız çünkü kimseyi. Kenetlenme teslimiyetle gelir.

- E.K: Taraflar birbirlerine tahammül alanlarını ne kadar genişletirse ilişkilerin o kadar rahat yürüyeceğini düşünüyorum. Ben, ilişkilerde tahammülsüzlük sorunu olduğunu düşünüyorum. Her ilişki için genelleyemem ama; tahammül alanlarımızı, anlayışlarımızı değiştirip genişletirsek daha rahat kurarız ilişkileri.

- D.E: Bir de yalan söylememek, çok önemli bir şey.

 

İYİ İLİŞKİNİN İLK KURALI: KADINLA TARTIŞMAYACAKSIN !

- Teksti okurken, rolünüzü canlandırırken kendi adınıza öğrendiğiniz ne oldu?

- D.E: Hemen söyleyeyim: Kadının ilk aklına geleni hemen söylememesi gerektiğini öğrendim! Çok dır dır yapınca, bir konuda haklıyken haksız duruma düşebiliyor kadın çoğu zaman. Bunda kendimi kontrol etmeye çalışıyorum. Daha sessiz yapmaya çalışıyorum en azından (gülüyor).

- E.K: Kadınla tartışmayacaksın! Kendiyle ilgili sorduğu sorulara da düşünmeden cevap vereceksin. - D.E: Mesela, şapkam nasıl?

- E.K: "Harika!" Budur yani.

 

MUTLU OLMAK İÇİN YAŞIYORUZ

- "Bir kadın bir erkeği sadece eğlendirerek istediği kadar elinde tutabilir," demişsiniz bir başka röportajda. Yani mesele bu kadar basit midir Demet?

- D.E: Bu basit bir şey değildir ki! Eğlenmek çok ciddiye alınacak bir şeydir ve hayatın en önemli mihenk taşlarından biridir bence. Şu hayatta eğlenebilmek insanı mutlu eden tek şeydir. Eğlenmeyi es geçersek hayatın tadına varamayız bence.

 

- Bunu sağlayarak bir kadın sizi elinde tutabilir mi ya da her şey çok daha iyi olabilir mi Emre?

- E.K: Kesinlikle olur. Ne için yaşıyoruz ki? Mutlu olmak için. Hepimizin amacı o. Para kazanmak da mutlu olmak için, sağlıklı olmak da mutlu olmak için, bir kadınla beraber olmak da mutlu olmak için.

- D.E: Her şey eğlence aslında.

- E.K: Tabii bu ters bir denkleme gitmesin, 'Günün birinde bir erkek seni daha çok mutlu ederse ona mı gidersin' diye tuhaf geyiklere varmasın yani. (kahkahalar)

 

- Bir erkek, bir kadını elinde nasıl tutacak peki?

- E.K: Bir erkek bir kadını eğlendirerek tavlar zaten; öyle kandırır. Sonra tartışmadan, kadın ne isterse onu yaparak devam ettirir.

- D.E: Kafasında yapamadıkları da kalır ama kadının. (kahkahalar) Hep denir ya, 'Ah beni kimler kimler istemişti' diye de hep düşünür...

 

NEDEN BİR MİLYON TANE SPERM ÜRETİYORSUNUZ ACABA ?

- Teksti okurken, rol yaparken 'tam da bunu yaşadım' dediğiniz hikâyeler çıkıyor mu karşınıza?

- D.E: Evet çok oluyor...

- E.K: Asıl bazı sahneler var ki, 'Yok artık, bu kadarı olmaz,' diyoruz. Seyredenler telefon açıp "Aynısı geldi başıma," diyor. Kalakalıyoruz!

 

- En çok tepki ya da eleştiri aldığınız skeç hangisiydi peki?

- E.K: Zeynep çocuk düşürdü, finalde dramatik bir sahnemiz vardı. Kadın-erkek arasında olağan bir durum ama bizim dizimiz komedi dizisi olduğu için, 'niye böyle oldu, niye bizi üzdünüz' gibi tepkiler geldi.

 

- Peki en sevilen, en beğenilen skeç hangisiydi?

- D.E: Herkesinki farklı. Asansörde kalma anlarını ben seviyorum mesela..

 

- Fanteziniz mi var?

- D.E: (gülüyor) Öyle bir fantezim yok, onu düşünmedim. Oradaki skeçleri çekerken çok eğlenmiştik, çok gülmüştük, çok güzel tepkiler geldi.

- E.K: Biz yatak sahnelerinde çok eğleniyoruz! (gülüyor)

- D.E: Şimdi manşeti getiriyorum gözlerimin önüne Emre!

- E.K: Hayır onu demek istemiyorum, çekimlerinde çok eğleniyoruz, çok gülüyoruz...

- D.E: Ha mesela, Zeynep'in araba kullanma sahnesi çok iyiydi. Debriyaja doğru yerde basamıyor Zeynep bir türlü; "Ya şunun kavrama noktasını bul" diye damarları şişerek, aşağılayarak bağırmaya başlıyor Ozan. "Sen benim yatakta kavramı noktamı bulmayınca ben sana bağırmıyorum ama," diyor Zeynep de. Yani bi dur, sakin ol diyor (kahkahalar).

- E.K: Kadınların en çok sevdiklerinden birini biliyorum... Praktiker gibi bir alışveriş merkezine gidiyorlar. Çivi arıyorlar, Ozan "Ben her yeri bilirim burada. Bak, şurayı dönünce çiviler orada," diyor. Dönüyorlar orası değil... Zeynep diyor ki "Neden bir milyon sperm üretiyorsunuz biliyor musun? Çünkü içlerinden hiçbiri çıkıp 'durun lan, bir yol soralım' demeyi akıl edemiyor, o yüzden bir milyon taneyi salıyorsunuz..." (kahkahalar) Çok önemli bir skeçti ya!

 

CİNSELLİÐİ BASTIRMAK ONU YOK ETMEZ

- Kadın cinselliğine bakışı da değiştirir mi bu dizi?

- E.K: Kesinlikle!

- D.E: Bir şey varsa vardır, onu bastırıyor olman onu yok etmez! Başka bir taraftan, çok olmadık bir yerden, bir irin gibi sana zarar vermesine, bir sivilce gibi çıkmasına neden olur sadece. O da bir yerden patlar, kötü görünür, yara olur. Gerek yok yani; bir şey varsa doğada, aynı şeyi erkek de yapıyorsa eğer, bu ayıp bir şey değildir, bu insana dair bir şey demek ki. Kadın da bir insan olduğuna göre!

 

- Biz 'ne kadar doğal, ne kadar gerçek' diye konuşuyoruz ama başka ülkelerde haber öncesi yayınlanan dizi, bizde gece yarısı yayınlanıyor. Neden?

- D.E. Başka ülkelerde de hiç yayınlanmıyor! Bir geçiş süreci yaşar her ülke...

- E.K: Daha henüz 'ulusal kanalda yayınlanamaz' diye bir şeyle karşılaşmadık henüz. Olur mu olur, belli olmaz.

 

BİR ŞEYLERİ TEDAVİ ETMEK İÇİN BU DİZİ VAR

- Kadın cinselliğinin çok ön plana çıktığı bir format bu aslında. Bunun sebebi ne, kafalardaki bazı şeyleri yıkmak için mi bu kurgu?

- D.E: Bir şeyleri tedavi etmek için. Erkeğin mutlu olduğu kadar kadın da mutlu olursa, daha sakin ve daha az nevrotik olabilir.

- E.K: Erkeğini daha çok mutlu etmek için de çaba sarf eder öyle olduğu zaman.

- D.E: Kendini mutlu etmiş olur canım, niye erkeği etsin!

 

Sabah Gazetesi ŞİRİN SEVER in yazısından alıntıdır.

Benzer Yazılar
Boşanma Sigortası
Ayrılık ve Boşanma 3798
Neden Aldatır
Ayrılık ve Boşanma 6089
Boşandıktan Sonra
Ayrılık ve Boşanma 7400
Yorumlar (0)
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorum Yap
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.