Migren Ağrıları ve Kalbin Doğuştan Delik Olması
Sağlık Haberleri 31.03.2025 12:19
6028 kez okundu

 

Migren Ağrıları ve Kalbin Doğuştan Delik Olması

 

Migren ağrıları ile kalbin doğuştan delik olması arasında bir ilişki vardır.

Uzmanlar, doğuştan kalpte delik bulunması halinde genellikle kanda bulunan toksik maddelerin, pıhtılar ve oksijensiz kirli olarak bilinen kanın, akciğerlerden filtre olmadan doğrudan temiz kan sistemine geçebildiğini, kalpteki delik kapatılan bazı hastalarda, migren şiddetinde belirgin bir azalma olduğunu, hatta tamamen iyileşme görülebildiğini belirtiyor.

 

 

Baş ağrısı, nöroloji kliniklerine en sık başvuru nedenlerinden biridir.

 

Halk arasında şiddetli baş ağrısı olarak bilinen migrenin orta ya da ağır şiddette kişinin yaşam kalitesini düşüren bulantı ile beraber olan, kadınlarda üç kat daha sık görülen baş ağrısı tipidir.

 

Tipik Migren Ağrısı:

  • Başın tek tarafında,
  • Zonklayıcı karakterde 4-72 saat kadar sürebilen  
  • Beraberinde kusmaya yol açan,
  • Işık ve sesten rahatsızlık duymaya neden olan
  • Fiziksel aktivite ile artan bir ağrı tipidir

Ayrıca;

  • Hastaların yaklaşık üçte birinde ''aura'' denilen ağrı öncesi garip kokular,
  • Gözde ışık çakmaları
  • Garip hislerle başlayıp ağrı ile devam eden bir süreç söz konusudur.

 

 

Migren Atağının 4 Evresi Bulunmaktadır

 

Her evre her zaman ve her hastada görülmesi gerekmez; ayrıca her hastada ataklar da farklı olabilir.

 

Ağrı öncesi dönem, ağrıdan saatler ya da günler önce başlayabilmekte ve bunun ilk evre olarak gösterilmekte,

2. evre aura baş ağrısından hemen önceki, 3. evre ağrı fazı, atak dönemi ve 4. dönem ise ağrı sonrası görülen yakınmalardır.

 

Migren ve Kalp Sağlığı Arasındaki İlgi

Migren ağrısının kalp sağlığı ile ilgili olabileceği yönünde ciddi araştırmalar bulunmaktadır.

Kalp dört odacıklı bir organdır, üstteki iki odacığa kulakçık, alttaki iki odacığa karıncık adı verildiğini kaydetti.

 

Kalpte doğuştan delik (Patent foramen ovale -PFO-) kalp içinde kulakçıklar arasında yer alan, ince, zarımsı, esnek ve kapak benzeri doğuştan itibaren var olan, yatay bir tüneldir.

Geçmişte masum fizyolojik bir bulgu olarak bilinen PFO'nun günümüzde migren, iskemik inme başta olmak üzere birçok nörolojik, kardiyolojik hastalıklarla ilişkili olduğu bildirilmektedir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar göstergesinde PFO yakın takibi gereken kardivasküler ve diğer sistemik hastalıklara neden olabilen veya kliniğini kötüleştiren doğumsal bir patoloji olarak kabul edilmektedir.

 

Migrenli hastalarda ise kalpte doğuştan delik sıklığı 2 kat fazla görülmektedir.

Migrenle PFO arasındaki ilişki, yapılan çalışmalarla da gösterilmiştir.

Mekanizması açık değildir. Özellikle auralı migren ile sağdan sola şant arasında sıkı bir ilişki bulunmuştur.

Şantın varlığı kirli ve temiz kanın karışmasına neden olmaktadır. Migrenli hastalarda PFO sıklığı yüzde 40-50 arasında değişmektedir.

Migrenli gadın hastalarda PFO sıklığı 4,4 kat fazladır. Auralı migreni olan kadın hastalarda daha sık görülmektedir.

 

Kalpte doğuştan delikte genellikle kanda bulunan toksik maddeler, pıhtılar ve oksijensiz kirli olarak bilinen kanın, akciğerlerden filtre olmadan doğrudan temiz kan sistemine geçebilmektedir.

Kirli kandan gelen toksik aktif maddeler beyinde belirli bir konsantrasyona ulaştıktan sonra ise migren ataklarını başlattığı tahmin edilmektedir.

Kalpte doğuştan deliği kapatılan bazı hastalarda, migren şiddetinde belirgin bir azalma olduğu görülmüştür. Hatta tamamen iyileşen hastalar bile bulunmaktadır.

 

Kalpte delik olup olmadığına ilişkin tanının ''Transkraniyal Doppler Sonografi'' ile konulabilmektedir.

Transkraniyal Doppler ile beyin damarları ve akım yönleri rahatlıkla görüntülenebiliyor. Transkraniyal doppler güvenilir, hastaya rahatsızlık vermeyen, iyi tolere edilebilen ve kolay uyum sağlanabilen bir tanı yöntemi olarak gösteriliyor.

Yorumlar (0)
Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
Yorum Yap
E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.